Deprecated: Optional parameter $output declared before required parameter $arr is implicitly treated as a required parameter in /home2/bekultur/public_html/library/functions.php on line 758

Warning: session_start(): Session cannot be started after headers have already been sent in /home2/bekultur/public_html/library/session.php on line 15

Deprecated: Creation of dynamic property sessionBaseClass::$userOffice is deprecated in /home2/bekultur/public_html/library/session.php on line 24

Deprecated: Creation of dynamic property Addeds::$result_id is deprecated in /home2/bekultur/public_html/library/db/DB_query.php on line 2044

Deprecated: Creation of dynamic property News::$result_id is deprecated in /home2/bekultur/public_html/library/db/DB_query.php on line 2044

Deprecated: Creation of dynamic property Addeds::$result_id is deprecated in /home2/bekultur/public_html/library/db/DB_query.php on line 2044

Deprecated: Creation of dynamic property Events::$result_id is deprecated in /home2/bekultur/public_html/library/db/DB_query.php on line 2044
Kültürlü Gençlik Derneği

Ziyaretçi Defteri

Yoldaşlarımız da Vardı...
Yol uzundu... İlktik tektik... Sürebileceğimiz ayak izleri yoktu; ama izlerimizin yanına izlerini bırakanlar oldu...
Onlar hep yanımızdaydılar...
Kültürlü Gençlik Derneği’nin insana ve insan eğitimine hizmet yolunda sürdürdüğü faaliyetler her çeşit takdiri hak edecek bir boyut kazanmıştır.

Fatma Uslu Gökçe

Gönüllü İngilizce Öğretmeni

Kültürlü Gençlik Derneği, Türkiye’de örneği olmayan bir dernek. Gönüllü eğitim ordusuyla eğitime ihtiyacı olanların gönlünde taht kurmuş bir dernek. Dernekle buluşan her kişinin mutlaka güzel anılar biriktirdiği bir dernektir. Eğitim ve öğretime gönül verenlerin, çaresizlere yol gösteren bir yerdir bu dernek. Ben Fatma (Uslu) Gökçe. İngilizce öğretmeniyim. İngiliz dili ve edebiyatı mezunuyum, aynı zamanda iktisat fakültesi kamu yönetimi mezunuyum. Dernekle buluşmam arkadaşım sayesinde oldu. Bana gönüllü öğretmen olur musun? dedi. "Olur haydi gidelim" dedim ve derneğe geldim. Dernek başkanı Bekir beyle tanıştım. O günden bu yana bir erkek kardeşim daha oldu diye seviniyorum. Derneğin ihtiyacı çoktu. Binayı ısıtmak çok zordu. Hele kış mevsiminde birde yağmur yağınca sınıfımız sular içinde kalırdı. Öğrenciler şemsiyelerini açar, paltomuzla dersi bitirirdik. Çünkü hepimizde azim vardı, gönüllülük, samimiyet ve basari vardı. Öğrencilerin yaş ortalaması yirminin üzerindeydi. Eğitimlerine çeşitli sebeplerden dolayı hiç başlayamamış veya yarım bırakmış kişilerden oluşuyordu. Bu insanlarda okuyamamak içlerinde ukde kalmıştı. "ONLAR BEN YAPABİLİR MİYİM, KAFAM BU YAŞTAN SONRA ALMAZ "dediler. Biz de onlara "KAFAM ALMAZ DEME, İSTERSEN BAŞARIRSIN" dedik. Onlara kol verdik, bakış açılarını değiştirdik, öz güvenlerini geliştirdik. Çoğunu üniversiteye taşıdık. Dernekte arada bir ders aralarında şifa niyetine hepimiz içelim diye mercimek çorbası yapardım. Bizlere o dönemde maddi manevi destek olan Fatih Belediyesi’ne ve bağışçılarımıza minnettarım. Gönüllü öğretmen ordusuyla ve emeği geçenlerle Türkiye’de tek örnek olan bu dernek daha nice insana can suyu olmaya devam edecek. Gönüllü öğretmenlerimiz ve öğrencilerimizle daha nice anılar biriktireceğiz. Başta başkanımız, kardeşim Bekir Bey olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürler...

Ayşe Nalbantoğlu

Gönüllü Öğretmen

Gönüllülük, öyle bir kelime ki maalesef ne tanımı doğru yapılabiliyor, ne de herkes tarafından aynı şekilde algılanabiliyor. Gönüllü olmak bir işi hiçbir mecburiyetin yokken, bir karşılık beklemeden isteyerek üstlenmektir… Gönüllülük, insanın somut kısmından daha çok soyut kısmı ile ilgili. Ancak, batılı dillerde biraz daha, serbest zaman aktivitesi, isteme durumu, isteklilik hali gibi biraz daha sığ kalmış bir anlama sahipken, bizim kültürümüzde çok önem arz eden gönüllülük üzerine birçok söz söylenmiştir, deyimler yazılmıştır. Örneğin, “gönül adamı” deriz hayatı derin yaşayan, sevebilen insanlara. Tıpkı Bekir Abim gibi… “Aman, gönüller bir olsun” deriz, ortak bir amaç ya da gayeyi paylaştığımız zaman… Bizde “gönüller bir olsun” dedik ve bir Kızılay kulübü sonrasında Kültürlü Gençlik Derneği ile tanıştık. Kuru kuru istemenin dışında “gönülden istemek” deriz, daha çok maneviyatımıza dokunan yerlerde ve tam bu esnada gönüllere dokunmak için bir fırsat çıktı karşımıza ‘’Gönüllü Öğretmenlik’’. Ve daha niceleri… Niceleri diyorum çünkü insanın birden fazla ilgi alanı vardır ya da deneme yanılma yoluyla ilgi alanlarını bulmaları için deneyim kazanmalıdır. Buradan hareketle gelelim benim Bekir abim ve Kültürlü Gençlik Derneği serüvenime… Naçizane Ayşe ben. Kendimi bildim bileli her daim içimde bir parça var ve o parça sanki ihtiyacı olan insanlara ait. O parça kalbime batar ne zaman ki bir ihtiyaç sahibine ulaşamazsam. Çok küçükken yaşlı teyzelerin, amcamların poşetlerini taşımakla başladı aslında bu serüven. Yaş aldıkça içeriği değişiyor tabii. Lise dönemlerinde her 3 ayda bir gelen Kızılay çadırına koşarak giderdik kan vermek için. Lakin kan vermek nasip olmadı. Dedim demek ki olmuyor. Bir gün Ali Abi; “Ayşe gönüllü olmak illaki kan vermek değildir, insanları kan vermeye ikna etmek de buna dâhildir” dediği günden bu yana kan vermek için insanları Kızılay’a davet ettik. Üniversiteye gittiğimde yakın arkadaşlarımın “ilkokulda mıyız Kızılay kulübü de nedir” demelerine aldırış etmeden ben kulüp çalışmalarına başladım. Kulübü kurmaya karar verdiğim ilk gün tanışmıştık Bekir Abim’le İlyas Abim sayesinde (Canım İlyas Abim). Bekir abi cana yakınlığı ve güler yüzü ile çok yardımcı oldu. Üniversite 3. Sınıfa kadar Kızılay çatısı altında birçok projede beraber çalışma imkânım oldu. Ancak gönüllülük; 2 yıl yapılabilecek, sonrasında 2 yıl ara verilecek bir etkinlik değildir. Gönüllülük bir eylemdir, süreklilik arz eder. Gönüllülük, devamlılık ister ve sürdürülebilir olmalıdır. Bu yüzden bağımızı koparmadık Kültürlü Gençlik Derneği çatısı altında “gönüller bir oldu”. Öğretmen lisesi mezunuydum ve öğretmenliğin ne kadar yüce bir meslek olduğunun farkındaydım. Ancak açıktan ilkokul ve lise sınavlarına girecek güzel insanlara ders vermeye başladıktan sonra daha çok farkına vardım. Hayattaki her şey bana göre zincirleme şeklinde ilerliyor. O zincir mutluluk ile doğru orantılı ve o zincire ne kadar çok ekleme yaparsak o kadar çok gelişiyoruz. Kültür Gençlik Derneği çatısı altında öğretmen olmaktan, onur duydum. Çok çok mutlu oldum. Sizin kıymetli faaliyetleriniz içinde her zaman da yer alabilirim. Yazımı güzel insan İlyas abime teşekkürlerimi sunarak bitiriyorum Bekir abim ile beni tanıştırdı. Bekir abim de beni bir sürü güzel insan ile tanıştırdı. Gönüllülük zincirime bir zincir daha attım, atmaya devam ediyorum. Çünkü ‘’Kendini bulmanın en iyi yolu, kendini başkalarına hizmette kaybetmektir’’ (Mahatma Gandhi)

Hayati Avcı

Tarih Öğretmeni

Üniversitenin son yılıydı. Bazı arkadaşlarımın yönlendirmesi ile Fatih’te kadınlar pazarında imkânları cılız, ruhu kocaman bir aile tanıştım. Bekir Kaplan diye biri var dedi arkadaşlar. Okulu dışarıdan bitirip bu konuda eksiği olan kim varsa mütevazı ama yüce bir işe önderlik ediyormuş. Onunla da tanışmak nasip oldu. Muhteşem enerjik bir ekip vardı. Dağ gibi büyük gönülleri ve çağıldayan ırmaklar gibi enerjileri vardı. Sağdan soldan toplanmış sıra ve masalar, hayırseverlerin katkıları ve içerideki arı kovanı gibi çalışan ekip yüzbinlere hizmet etmek için harika bir organizasyon oluşturmuşlardı. Dedim ki: çorbada bizim de tuzumuz bulunsun. Çorbaya tuzu koyarken baktım ki mutfaktan çıkamıyorum. Aşçı yamağı oluverdik geçen süre içerisinde. Az imkân vardı duvarları küflenmiş küçük bir oda, yerlerde birilerinden bulup buluşturulmuş oturaklar, masalar, sıralar… Minik bir ofis ve yemek kaynayan küçük bir mutfak. Ne huzurluydu. İçeride Bekir Kaplan, Yasemin Hoca, Leyla Hoca, Özcan, Murat, Melih, Ayşe, Zeliha Abla, Küçük Özlem, Abdullah, Haydar, Çaycı Murat, Yasin… Ne güzel insanlardı hepsi. Düşündükçe hem gurur duyuyorum, hem de özlem… Tarih öğretmeniydim ama Türkçeye de girdim, okuma yazma da öğrettim, kermeslerde getir/götürcü de oldum… Yaşım 20-21 gibiydi. Diyarbakırlı bir abla geldi. Okuma-yazma öğrenmek istiyorum dedi. Derneğin okuma yazma kursuna başladı. Adı da Ayşegül’dü. Ayşegül Abla. Bir iki hafta azimle, gayretle, disiplinle 6 yaşındaki bir çocuk gibi uğraştı. “Ayşe Abla kalemi düzgün tut. “ , “Çizgiyi yan çek.” derken 1 ay sonra deneme yaptık. Hayatında ilk kez kendi ismini benim yanımda yazabildi. Gün doğumunu izlemek gibiydi. Ulaştığımız yüzbinlerce insan oldu: Telefonda, mail yoluyla, dernekte ve sınıf ortamında. Bugün de hala aynı ruhla ve özveriyle çalışan başta Bekir Kaplan Abimiz olmak üzere tüm Kültürlü Gençlik Derneğine ve bu derneğe gönül verenlere sonsuz saygı ve şükranlarımı sunuyorum.

Serra Doğan

Fen / Matematik / İngilizce Gönüllü Öğretmeni

Bekir abi ile STK geçmişimiz ile bir arada çalışma imkanım oldu. Onunla tanışan herkesin abi gibi abisiydi. Üniversite okuyordum, cebime bir sürü burs girdi, bu süreçte. Geri ödeme yapacak bir işim yoktu ama aldığım ilmin zekatını "Diplomasız Kimse Kalmasın" projesinde gönüllü öğretmenlik ile paylaşarak yapabileceğim imkan verildi. 15yaşında da 55yaşında da öğrencilerimiz oldu. Diplomam olsun yeter demeden dersleri düzenli takip eden öğrenciler. Gençler evlenip aile oldular, anne baba bile oldular. Muhabbetimiz diplomamızı alıp bitirdik diyerek bitmemişti. İletişimimiz samimiyetimiz bakiydi. Yurtdışında yaşıyordum ben, denk geldiğimizde senelerdir yokuz bir arada gibi değildi ortamımız. Derslerimiz bir okul gibi disiplinliydi. Gönüllü öğretmenler olarak hala öğrenci olmamıza rağmen. Okumaktan zarar gelmez insana kültürünü arttırır toplumun. Adına yakışır şekilde hizmet veren derneğin 2006dan beri içerisinde olduğum için ne kadar şükretsem az. Bunun yanında hem ülkemiz için bir katkı sağlarken aldığım ilmimin zekatını verebilme imkanı verdikleri için Kürtürlü Gençlik Derneği ve bu derneğe tüm maddi zorluklar içinde bıkmadan yardım destekte bulunan bağış yapan kişilere de ayrı ayrı teşekkür ederim. Nerde kalmıştık, eğitimlerimize başlıyoruz değil mi? Ben yeniden sınıflarda karşılaşmak için yeni öğrencileri dört gözle bekliyorum... Yaşım kaç oldu demeden cesaretli bir şekilde kayıtlarınızı yaptırın mutlaka. Ders çalışacağız, tecrübelerimizi hatta anılarımızı aktaracağız. Mevcut ailemizi genişleterek elimizdeki zinciri uzatacağıztaki diplomasız kimse kalmadı diyene kadar.